1874 Bahar Ayı, Annesburg Rüzgar, ısınmaya başlayan toprakların üzerinde yumuşakça eserken, Annesburg'un sakin sokaklarından birinde, küçük bir evin kapısında duran Bjarne'nin yüzünde gururlu bir gülümseme vardı. O günden sonra, yaşamı onun için sonsuza kadar değişecekti. Saçları güneş ışığında parıldayan, masmavi gözleriyle dünyayı keşfetmeye hazır bir bebek, ailesinin yaşamına neşe ve umut getirdi. Bjarne, oğlunun adını Canute Rene koydu, umutla onun İskandinav efsanelerinin cömert ve bilge krallarına layık biri olacağını düşündü.Aileleri, Annesburg'un topraklarını işleyen köklü çiftçilerden biriydi. Bjarne, toprağa ve ailesine adanmış bir adamdı. Küçük Canute, erken yaşta çiftlik işlerine yardım etmeye başladı. Babasının izinden gitmek, ona hem sorumluluklarını öğretti hem de çiftçilikle ilgili incelikleri kavrattı.Babası, Canute'un yardımsever ruhunu gözlemleyerek ona insanlık erdemlerini öğretmeye karar verdi. Ve bu sadece tarlalarda değil, aynı zamanda silahların ve okların ustası olma yolunda da başladı. Avlanmak için ormana gittiklerinde, babası Canute'a sadece avlanma sanatını değil, aynı zamanda ailesinin güvenliğini sağlamak için gerekenleri de öğretti. Bu genç adamın eli silahta rahat değil sadece avlanmak için, aynı zamanda sevdiklerini korumak için bir beceri olarak gelişti.Ancak Canute, abisi Agmund gölgesinde kalmak istemiyordu. Onunla rekabet etmek, daha iyi olmak istiyordu. Babasının okuma ve yazma derslerine ek olarak, kendini okçulukta geliştirmeye başladı. Her ok attığında, fiziksel ve zihinsel olarak büyüyüp güçleniyordu.
1893'ün hüzün dolu yılı geldiğinde, babalarının hastalığı her ikisini de derinden etkiledi. Klaus, ailesinin güçlü desteği olmayı seçti, ancak Canute, acısını derinlemesine hisseden taraftaydı. Bu zor zamanlarda, ailenin ayakta kalabilmesi için el birliğiyle çalıştılar . Agmund iş hayatında başarılı adımlar atmasıyla birlikte, Canute da yanında çalışmaya başladı. Kardeşler, birlikte zorlukların üstesinden gelmeyi öğrendiler, birlikte büyüdüler. Her biri diğerine destek olurken, güçlü bir bağ kurmuşlardı.Gözü döndüğünde, Canute'un soğuk bakışları onun kararlılığını ve koruyucu doğasını yansıtıyordu. Ancak tanıyanlar, onun içindeki sıcaklığı ve cömertliği bilirdi. Ailesine zarar verenler, onun için gerçek bir tehlike olurdu.
Boy : 197
Kilo : 98
Saç Rengi : Sarı
Göz Rengi : Yeşil
Vücut Yapısı : İri yapılı oldukça kaslı ve soğuk bakışları var.
Dışardan Duruş : Onu ilk görenler ne kadar soğuk oludğunu düşünsüde onunla iletişime geçtikten sonra gayet yüksek enerjili ne kadar kuzeyli olsada sıcak kanlı bir insandı . Sadece korkması gereken kişiler onun değerlerine aile üyelerine karışanlar olurdu. Gözü döndükten sonra hiçbir şeyi görmezdi
1893'ün hüzün dolu yılı geldiğinde, babalarının hastalığı her ikisini de derinden etkiledi. Klaus, ailesinin güçlü desteği olmayı seçti, ancak Canute, acısını derinlemesine hisseden taraftaydı. Bu zor zamanlarda, ailenin ayakta kalabilmesi için el birliğiyle çalıştılar . Agmund iş hayatında başarılı adımlar atmasıyla birlikte, Canute da yanında çalışmaya başladı. Kardeşler, birlikte zorlukların üstesinden gelmeyi öğrendiler, birlikte büyüdüler. Her biri diğerine destek olurken, güçlü bir bağ kurmuşlardı.Gözü döndüğünde, Canute'un soğuk bakışları onun kararlılığını ve koruyucu doğasını yansıtıyordu. Ancak tanıyanlar, onun içindeki sıcaklığı ve cömertliği bilirdi. Ailesine zarar verenler, onun için gerçek bir tehlike olurdu.
Boy : 197
Kilo : 98
Saç Rengi : Sarı
Göz Rengi : Yeşil
Vücut Yapısı : İri yapılı oldukça kaslı ve soğuk bakışları var.
Dışardan Duruş : Onu ilk görenler ne kadar soğuk oludğunu düşünsüde onunla iletişime geçtikten sonra gayet yüksek enerjili ne kadar kuzeyli olsada sıcak kanlı bir insandı . Sadece korkması gereken kişiler onun değerlerine aile üyelerine karışanlar olurdu. Gözü döndükten sonra hiçbir şeyi görmezdi