Doğanın İncisi, Yeşil Gözlerin Büyüsü
Noah Raseri, 1879 yılında Norveç topraklarında, küçük bir kasabada doğdu. Beş çocuklu bir ailenin en küçük ferdi olarak dünyaya geldi. Noah'ın doğumundan sonra annesi Mary ve babası Alfred bebekle hiç ilgilenmemeye başlamış yok gibi davranmaktaydı. Sebebini hiç söylemeselerde Noah'ın istenmeyen bir çocuk olduğunu biliyorlardı. Abileri ve ablaları ona bütün sevgisini verecek onu büyütecek ve hayatın zorluklarını, doğa ile olan bağını ve hayatta kalma yeteneklerini öğretecek çok çeşitli dersler sunacaktı. Ona istenmeyen bir çocuk olduğunu hissettirmeyeceklerdi.Noah'ın abileri, kasabalıların takdir ettiği cesur avcılar ve izcilerdi. Onlar sert doğa koşullarında nasıl hayatta kalınacağını, avlanma ve iz sürme yeteneklerini ve savaşma cesaretini öğreten taraf oldu. Noah abilerinin deneyim ve bilgeliklerinden faydalanarak kendini bir çok şekilde geliştirmeye başladı.Ancak Noah'ın ablaları da onun hayatında önemli bir rol oynadı. Sadece pratik becerileri değil, aynı zamanda vicdanı, adalet duygusu ve kişisel korunma konusunda da önemli şeyler öğretti. Ablaları ona empati, anlayış ve kendini nasıl koruması gerektiği konularında rehberlik etti. Noah bu dengenin içinde büyüdü ve bu çeşitli öğretilerle donanmış biri olarak yetişti. Küçük bir çocukken, Noah, Norveç'in dağları ve ormanları arasında geçirdiği zamanlarda doğaya olan sevgisi ve saygısı gelişti. Her adımında, ailesinden aldığı öğretileri uygulayarak büyüdü ve bu da onu cesur, bilge ve doğayla uyumlu bir birey haline gelecekti. Noah, küçük yaşta bile anne ve babasının ilgisizliğini hissediyordu. Ancak, bu durum onun hayat azmini kırmadı. Abileri ve ablaları, Noah'a ailelerinin göstermediği sevgiyi gösteriyorlardı. Ona doğa ile olan bağını keşfetmesi için cesaret verdiler ve onun her adımında yanında oldular. Noah, Norveç'in vahşi doğasında büyüdükçe, abilerinden ve ablalarından aldığı bilgileri pratiğe dökmeye başladı. Dağların doruklarında yürüyüş yaparken, ormanın derinliklerinde avlanırken ve nehirlerin sularında yüzerken, öğrendiklerini uyguluyordu. Noah Raseri cesur, bilge ve doğayla uyumlu bir birey olarak büyüyordu. Abla ve abilerinin sevgisini ve desteklerini hissederek, her zorluğun üstesinden gelebileceğini biliyordu. Norveç'in vahşi doğasında, hayatta kalmak için gerekli olan tüm becerilere sahip olduğunu öğrenmişti. Çoğunlukla abilerinin yanında olduğundan ciddiyeti ve ağırlığı öğrenmişti. Bu ona her adımda her aldığı eğitimde daha da işliyordu.Noah Hayatı boyunca Ablası ve abilerinin desteğiyle ilerleyemezdi. Küçük yaşından beri aldığı eğitimleri düşünmekteydi. Noah kendini keşfetmek için bir gün Abileri ve ablalarına haber vermeden doğanın için huzuruna doğru yol aldı. Abilerinden öğrendiği avcılık ve iz sürme yeteneğini burada denemek için bir fırsat vardı. Yeşilliklerin arasında gezerken bir iz görmüştü ve izi gördüğünde yanında abisini hayal ederek geyiğin izini sürmekteydi. Çok geçmeden geyiğin izini bulmuştu ve Sırtında ki Yayı alıp bir ok geçirdi. Yayı yavaşça gererek sakin ve soğukkanlılık ile gerdiği ipi yavaşça bıraktı. O anda Yaydan çıkan ok geyiğin ölmeyecek yerine gelmiş olmalı ki geyik can çekişerek 2 metre ilerledi ve yere düştü. Yerde acı kıvranışlarla titremekteydi. O an Noah buna dayanamadı ve Bıçağını çıkarıp geyiğin acısına son verdi. Noah bir süre sonra yorulmuştu ve ısınması gerekiyordu. Geyiği bir ağacın kenarına bıraktı ve etraftan ateş yakmak için dal parçaları,odun gibi şeyler bulmak için biraz gezindi. Ağacın yanına tekrardan geldiğinde bu sefer en büyük ablasını düşünerek oracıkta ateş yakmıştı. Geyiği nasıl kesip yiyebileceğini biliyordu. Bunu çoktan öğrenmişti. Bir süre sonra kamp ateşini gizlemek için söndürdü ve eve doğru yol aldı. Eve doğru giderken etrafta gördüğü işe yarayacak bitkileri,mantarları sebzeleride topluyordu. Eve boş gelmek istememişti. Eve döndüğünde Ablaları evde beklediğini ve sinirli olduklarını görüyordu. Abileri ise Noahı aramak için yola çıkmışlardı.
Noah, eve döndüğünde ablasının sinirli bakışlarını fark etti ve içinde bir endişe belirdi. Ablasının yanına yaklaştığında, onun endişesini fark etti ve içinde bir pişmanlık hissi belirdi. "Abla, seni endişelendirdiğim için çok üzgünüm," dedi, yüzünde bir özür ifadesiyle. Ablası, ona sinirle baksa da, içindeki endişenin yerini biraz olsun rahatlama almıştı. Abileri ise hala dışarıda olduğu için, Noah onların dönüşünü beklemeye karar verdi. Bu arada, eve getirdiği doğal malzemeleri kullanarak bir yemek hazırlamaya karar verdi. Ablasıyla birlikte mutfakta çalışmaya başladılar. Noah, ablasına geyiği avladığı ve doğadan topladığı malzemeleri nasıl kullandığını anlattı. Ablası, onun cesaretini ve yeteneklerini takdir etti ve ona duyduğu gururu gizleyemedi. Ancak, abileri henüz eve dönmemişti ve en büyük abisinin dönüşü için herkes endişe içinde bekliyordu. En büyük abisi, Noah'a karşı özel bir bağ hissediyordu ve onun kaybolduğunu öğrendiğinde büyük bir endişe duydu. Eve geri döndüklerinde, en büyük abisi Noah'a hakim olamayacak kadar öfke doluydu ve sert bir tokatla onu cezalandırdı. Noah, abisinin sert tepkisine rağmen başını öne eğmedi. Onun öfkesini anladı ve derin bir şekilde özür diledi. En büyük abisi, Noah'a tokadı attıktan sonra derin bir nefes aldı ve onunla göz teması kurdu. Noah'ın gözlerindeki pişmanlık ve kararlılık, ona huzur verdi ve öfkeli duygularını kontrol etmeye çalıştı. Sonunda, abisi sakinleşti ve Noah'a biraz daha yumuşak bir ses tonuyla konuştu."Noah, seni kaybettiğimizi düşündüğümüzde çok endişelendik. Senin için kaygılandık ve seni bulmak için her yeri aradık. Bu tür tehlikeli maceralara girişmek senin için uygun değil. Ailenin bir parçası olarak, her zaman güvende olmanı sağlamak bizim görevimiz."Noah, abisinin sözlerini dikkatle dinledi ve derin bir şekilde iç çekti. "Abi, gerçekten üzgünüm," dedi, sesinde bir hüzün ve pişmanlık tonuyla. "Ama içimdeki keşfetme arzusu beni kontrol etti ve gitmek zorunda hissettim. Sizi endişelendirdiğim için özür dilerim." En büyük abisi, Noah'ın samimiyetini hissetti ve ona nazikçe yaklaştı. "Anlıyorum," dedi. "Ancak, gelecekte böyle bir şey yapmak istediğinde bana haber vermeni istiyorum. Biz bir aileyiz ve birbirimize her zaman destek olmalıyız." Noah, abisinin sözlerini kabul etti ve onunla sarıldı. Noah, eskiden içindeki sertlik duygusunu bastırarak yaşayan biriydi. Abilerinin ve ablalarının yanında büyürken, ablalarının nazik ve anlayışlı tavırlarını örnek alarak kendi duygularını gizlemeye çalışmıştı. Ancak abisinin son tokadı, onun içindeki sertliği uyandırdı ve artık bu duyguyu daha açık bir şekilde ifade etmeye kararlıydı. Tokadın etkisiyle Noah, abileri gibi kendi içindeki sert kişiliği benimsemeye adım atmıştı. Artık daha az sabırlı ve daha az affediciydi. Abilerinin ve ablalarının tavsiyelerini dikkate almak yerine, kendi güçlü yanlarını ortaya çıkarmaya ve kendi isteklerini takip etmeye karar verdi.Abisinin tokadı küçük bir şey olsa da Noah için büyük bir şeydi. Noah'ın kafasını toplamasına yardımcı oldu ve artık içindeki sertlik duygusunu daha özgürce ifade etmeye başladı. Daha önce göstermediği bir cesaretle, hayatındaki kontrolü ele almaya ve kendi yollarını çizmeye başladı. İnsanlarla olan ilişkilerinde daha sınırlı ve daha dik bir tavır sergilemeye başladı. Büyük bir değişim geçirdi ve artık daha sert, daha kararlı ve daha az hoşgörülü bir kişilik sergiliyordu. Bu değişimle birlikte, kendi gücünü keşfetmeye ve hayatındaki kontrolü ele almaya kararlıydı.
Ekli dosyalar
Son düzenleme: