İspanyol bir baba ve İtalyan bir anneden gelen Ilaria Alice Vitali, küçüklüğünde çekirdek ailesi ile mutlu bir hayat sürmüştü. Ailesine olan bağlılığı ve köklerine olan sadakati küçük yaşında dahi dikkat çekerdi. Her ne kadar aile büyükleri ile sıkı ilişkilere sahip bir ailede yetişse de babasının yargıç olması sebebiyle dönem dönem aile köklerinden uzak kalmıştı. Ancak kaderi, babasının idam kararı verdiği bir mahkumun ailesi tarafından yapılan saldırı sonucu değişti. Hem annesinin hem babasının katledildiği bu korkunç gecede, Ilaria saldırganlardan birisi tarafından bıçakla yüzünden yaralansa da çevikliği sayesinde kaçıp kurtulmayı başardı.
Bu kabus gecenin ardından kısa bir süre oradan oraya sürüklenen genç Ilaria, çekirdek ailesinin başına gelen trajedinin aile büyükleri tarafından duyulması ile Vitali ailesinin himayesine alınarak yetiştirildi. Fakat Ilaria, yalnız kaldığı ve ailesini aramakla geçirdiği bu korkunç dönemin etkisini üzerinden hiçbir zaman atamadı.
Ilaria her ne kadar babası tarafından merkeziyetçi bir anlayış ile kanunlar öğretilerek büyümüşse de hayatının bu zorlu gelişiminde kanunları sorgulamayı, verilen yanlış kararlar neticesi kanun adamlarına koşulsuz güvenin mümkün olmayacağını öğrendi. Kanunları her ne kadar önemsese de kendine has bir etik anlayışı geliştiren Ilaria yeri ve zamanı gerektirdiğinde bu kanunları lehine de kullanabilen ve boşluklardan zekasıyla faydalanabilen, sözünü sakınmayan sivri dilli bir karakter haline geldi.
Yargıç olan babası tarafından hukuk eğitimi alarak yetişmişti. Babasının medeni seviyesi ve kibarlığından beklenenin aksine avcı korucu bir aileden gelmiş olan annesi daha vahşi karakterli, kaba ve kuvvetli bir kadındı. Annesinin vahşi ve kuvvetli karakteri de Ilaria üzerinde derin izler bıraktı. Ilaria, bu karışık mirasın bir sonucu olarak, dönemindeki çoğu insandan daha yüksek eğitimli ve güçlü bir kadına dönüştü. Ilaria annesinin sert yapısı ve baskın karakteri; babasının hukukçu ve adaletli anlayışıyla birlikte ne olduğunun dahi farkında olmaksızın feminist bir anlayışla yetişmişti. Büyükbaba Alfredo Ilaria'nın bu karakterini her zaman destekledi. Bu karakter yapısının üzerine büyük Vitali ailesinin himayesine girdiğinde ise pekgözlülüğü ve cesareti ile Büyükbaba Alfredo Vitalii'nin gözüne girmişse de kontrol edemediği öfkesi yüzünden zaman zaman geride tutuldu ve Ilaria'ya fark ettirilmese de her zaman başta Büyükbaba Alfredo ve yanında Bernardo ve Bruno'nun koruması altındaydı. Bu öfkesini kontrol edebilmesi adına annesinden öğrendiği avcılığı, babasından aldığı hukuk eğitimini ilerletmesine de Büyükbaba Alfredo önayak oldu. Bernardo'dan ise iletişim becerilerini biraz daha yumuşatmayı öğrendi. Ilaria böylece bu büyük ailenin küçük ve vahşi kızı olarak büyüdü.
Ilaria'nın büyümesiyle ailesinin trajik ölümü içinde nefrete evrilir ve intikam duygusuyla dolu bir hale geldi. Ailesinin katillerini bulma ve onlardan hesap sorma arzusuyla yanıp tutuşan Ilaria'nın içini kontrol edemediği ve etmek de istemediği bir öfkeyle kapladı. Bunun farkında olan Baba Alfredo Vitali, kendi evladının da acısıyla Ilaria'ya yardım etti ve Bernardo'nun olaya ilişkin bulduğu bazı izler ile birlikte kızının ailesini katledenlerin izini Amerika2ya dek sürdüler.
Büyükbaba Alfredo, ailesine dair büyük kararlar verirken aileden iki ayrı grubu Amerika'ya gönderdi. Bu aile fertlerinin orada temeli sağlam bir İtalyan iş ayağı kurması ve yönetimde söz sahibi olabilecek konuma gelebilmeleri temennisindeydi. Bu iki grup seçilirken, Ilaria'nın ailesini katleden suçluların izinin Güney Amerika'ya uzandığını hesaba katarak Ilaria'yı da güney grubuna dahil etti. Haliyle, birlikte büyüdüğü Bernardo ve Bruno da onun olduğu aile grubunda olacaktı. Büyükbaba Alfredo Vitali, Ilaria'yı amaçları ve öncelikleri konusunda tembihledi ve uğurladı. Bruno ve Bernardo'nun ardından Amerika'ya doğru yola çıkan Ilaria, Blackwater rıhtımında Bernardo tarafından karşılandı ve böylece ailenin küçük bir kısmı Amerika'da tekrar bir araya gelmiş oldu.
Bu kabus gecenin ardından kısa bir süre oradan oraya sürüklenen genç Ilaria, çekirdek ailesinin başına gelen trajedinin aile büyükleri tarafından duyulması ile Vitali ailesinin himayesine alınarak yetiştirildi. Fakat Ilaria, yalnız kaldığı ve ailesini aramakla geçirdiği bu korkunç dönemin etkisini üzerinden hiçbir zaman atamadı.
Ilaria her ne kadar babası tarafından merkeziyetçi bir anlayış ile kanunlar öğretilerek büyümüşse de hayatının bu zorlu gelişiminde kanunları sorgulamayı, verilen yanlış kararlar neticesi kanun adamlarına koşulsuz güvenin mümkün olmayacağını öğrendi. Kanunları her ne kadar önemsese de kendine has bir etik anlayışı geliştiren Ilaria yeri ve zamanı gerektirdiğinde bu kanunları lehine de kullanabilen ve boşluklardan zekasıyla faydalanabilen, sözünü sakınmayan sivri dilli bir karakter haline geldi.
Yargıç olan babası tarafından hukuk eğitimi alarak yetişmişti. Babasının medeni seviyesi ve kibarlığından beklenenin aksine avcı korucu bir aileden gelmiş olan annesi daha vahşi karakterli, kaba ve kuvvetli bir kadındı. Annesinin vahşi ve kuvvetli karakteri de Ilaria üzerinde derin izler bıraktı. Ilaria, bu karışık mirasın bir sonucu olarak, dönemindeki çoğu insandan daha yüksek eğitimli ve güçlü bir kadına dönüştü. Ilaria annesinin sert yapısı ve baskın karakteri; babasının hukukçu ve adaletli anlayışıyla birlikte ne olduğunun dahi farkında olmaksızın feminist bir anlayışla yetişmişti. Büyükbaba Alfredo Ilaria'nın bu karakterini her zaman destekledi. Bu karakter yapısının üzerine büyük Vitali ailesinin himayesine girdiğinde ise pekgözlülüğü ve cesareti ile Büyükbaba Alfredo Vitalii'nin gözüne girmişse de kontrol edemediği öfkesi yüzünden zaman zaman geride tutuldu ve Ilaria'ya fark ettirilmese de her zaman başta Büyükbaba Alfredo ve yanında Bernardo ve Bruno'nun koruması altındaydı. Bu öfkesini kontrol edebilmesi adına annesinden öğrendiği avcılığı, babasından aldığı hukuk eğitimini ilerletmesine de Büyükbaba Alfredo önayak oldu. Bernardo'dan ise iletişim becerilerini biraz daha yumuşatmayı öğrendi. Ilaria böylece bu büyük ailenin küçük ve vahşi kızı olarak büyüdü.
Ilaria'nın büyümesiyle ailesinin trajik ölümü içinde nefrete evrilir ve intikam duygusuyla dolu bir hale geldi. Ailesinin katillerini bulma ve onlardan hesap sorma arzusuyla yanıp tutuşan Ilaria'nın içini kontrol edemediği ve etmek de istemediği bir öfkeyle kapladı. Bunun farkında olan Baba Alfredo Vitali, kendi evladının da acısıyla Ilaria'ya yardım etti ve Bernardo'nun olaya ilişkin bulduğu bazı izler ile birlikte kızının ailesini katledenlerin izini Amerika2ya dek sürdüler.
Büyükbaba Alfredo, ailesine dair büyük kararlar verirken aileden iki ayrı grubu Amerika'ya gönderdi. Bu aile fertlerinin orada temeli sağlam bir İtalyan iş ayağı kurması ve yönetimde söz sahibi olabilecek konuma gelebilmeleri temennisindeydi. Bu iki grup seçilirken, Ilaria'nın ailesini katleden suçluların izinin Güney Amerika'ya uzandığını hesaba katarak Ilaria'yı da güney grubuna dahil etti. Haliyle, birlikte büyüdüğü Bernardo ve Bruno da onun olduğu aile grubunda olacaktı. Büyükbaba Alfredo Vitali, Ilaria'yı amaçları ve öncelikleri konusunda tembihledi ve uğurladı. Bruno ve Bernardo'nun ardından Amerika'ya doğru yola çıkan Ilaria, Blackwater rıhtımında Bernardo tarafından karşılandı ve böylece ailenin küçük bir kısmı Amerika'da tekrar bir araya gelmiş oldu.